Yeri geldikçe söylüyoruz ya, devlet aygıtı insan merhametiyle çalışıyor diye…
Öyle… Kanunlar çıkarılıyor, yönetmelikler hayata geçiriliyor, memurların, amirlerin istihdamı devlet denen somut süreci çalıştırma amaçlı…
Siyasal sistemler de aynı maksada matuf…
Liberalizm, komünizm, faşizm vs…
Hepsi aynı amaca yönelik…
Ancak, bu farklı sistemlerin tamamındaki ortak payda insan unsuru…
O yoksa anlamı yok!
Sloganlaştırırsak, “Onun için Onunla”…
İnsanın faydasına…
İnsan eliyle…
Devletin insana yansıyan en çarpıcı merhamet eli ise, sosyal hizmetler…
İhtiyacı olmayanlar bir ömür bu hayati kurumu fark edemiyorlar…
Oysa, o kadar fonksiyonel o kadar hayati ki…
Ülkemizde yaşanan onca ekonomik darboğazı sosyal patlama yaşanmadan atlatan müessese burası…
Son yıllarda çok daha işlevsel hale geldi…
Sadece yoksulları değil; yaşlıyı, hastayı, engelliyi, dulu, yetimi; hasılı ihtiyacı olan herkesi sahipleniyor…
Direkt maaş veriyor…
Eskilerin ifadesiyle kimseyi muhannete muhtaç bırakmıyor…
***
Ancak, her kurumda olduğu gibi burada da aksayan yönler var…
Erzurum için söylüyoruz…
Zaman zaman haksızlıklara dönük şikayetler alıyoruz…
Mesaj atanlar, telefonla bildirenler…
Bu defa bir bayan okurumuz aradı…
Eğitim Fakültesinin arka tarafında hizmet veren Sosyal Hizmetler birimiyle ilgili öylesine dertliydi ki…
Yazalım; ola ki, aksaklık giderilir dedik…
Anlattığı şey ilgisizlik, vurdumduymazlık!
Özetleyelim…
Eşinden ayrılmış bir bayan…
Biri 2 yaşında diğeri 6 aylık iki bebeği var…
Hanımın işi yok…
Evi de…
Kocasından cüzi bir miktar nafaka bağlanmış; ama onun da işi yok!
Yani bebeklere süt alacak paraya muhtaç…
Ayrıldığı eşinin ablası yanına almış bunları…
O bakıyor…
Devletin yardım elini tutma gayretine giriyorlar…
Bütün istedikleri de bilgi almak…
Yol yöntem öğrenmek…
Araştırıyorlar; verilen adrese gidiyorlar…
Durumu izah ediyorlar…
Bir uzman bayan’ın ismini verip, beklemelerini tembih ediyorlar…
Oturuyorlar…
Dakikalar geçiyor…
Beş, on, on beş, yirmi…
Bekledikleri odadan kahkahalar yükseliyor…
Çayın biri gidip diğeri geliyor…
Ama, bunlara bakan yok!
Korka, sıkıla hatırlatma yapıyorlar…
Bir erkek odaya girip haber ediyor, dönüp bekleyin talimatını yineliyor…
Ama bu kez uzman hanımın oda kapısı da kapatılıyor…
Beklemeye devam…
Bir saate yakın bekleyip, çıkmak zorunda kalıyorlar…
Zira, uzmanımız keyfini bozup huzura kabul etmiyor bu insanları…
BİMER’e şikayet edeceklerini ancak bu konuda da pek bilgi sahibi olmadıklarını, gazetemiz kanalıyla durumu ilgililerin bilmesini istedikleri söylediler…
Vilayet ilgilenirse durum bu!
***
Ne dedik! Devlet aygıtını insanın merhamet eli çalıştırıyor…
Kim bunlar?
Memurlar…
Bu duygusu körelmişse, yoksa ne bekleyeceksiniz bu memurdan!
Devlet işine girmek için bin türlü takla atarlar…
“Acıyın, merhamet edin” yakarışında olurlar…
İşi kaptıktan sonra da…
Acımasız, kaskatı kesilirler…
Buna siyasetçi ne yapsın; devlet ne yapsın!
Ama, bu noktada insanımızın yapacakları var…
Hakkını aramak…
Şimdi imkanlar eskisi gibi değil…
Gerekiyorsa yanında taşıdığı cep telefonunun kamerasını devreye sokup olanı biteni kayda geçmek…
Ardından da, yapılan haksızlığı belgelemek…
İlgili kurumu ve ilgisiz çalışanı afişe etmek, şikayet etmek…
Ne demiş büyüklerimiz…
İçinde zor olmayan hatırın kıymeti olmuyor!
Bahse konu uzmanın ismi bizde…
Okurumuzun da…
Başbakan’ın bu konudaki hassasiyetini bilmeyen de yok!
Konunun takipçisi olacağız…